29 Ocak 2010 Cuma

Atlı Karınca


Gezi yazısı bekleyen arkadaşlardan özür dilerim, basit bir adamın basit duygularını yazacağım bu sefer.

Herşey son yaptığım geziden sonra hayatımın en büyük hatalarından birini yapmamla başladı. Ortada herhangi bir sebep yokken, herşey çok güzel giderken, tabiri caiz ise rahat battı ve ondan ayrıldım. Çok üzdüm, çok kırdım... ve o kadar vurdum duymaz davrandım ki.

Ama ne oldu, kopamadım, ismi ayrılık olsa da ayrılamadım. Koptum sanıyordum, emindim. Yanılmışım.

Ve evet ben bunları yaşar ve düşünür iken o gittikçe benden uzaklaşmış, kopmuş ve sonunda başka birisi ile tanışmış. Benden görmediği ilgiyi görmüş, benden görmediği paylaşımı, sevgiyi bulmuş.

Bu sabah onun evinde uyandım, ne akla hizmet gittim bilmiyorum oraya, belki konuşuruz tekrar beraber olma isteğimi kabul eder diye düşündüm galiba. Oysa bu konuyu konuşmak bile istemiyordu. Havadan sudan konulara döndürüyordu konuşmayı.

Yatma vakti geldiğinde kısa bir süre sarıldık. Yabancı gibiydi, istemediği belliydi. Bana benim odamda yat küçük koltukta ben yatarım diyordu. Kabul etmedim. Zira o uyuduktan sonra evime dönmeyi planlıyordum. Saat 03.45'i geçiyordu. Geldiğimden beri gözüm evinde yeni bir obje olan atlı karınca maketine takılmıştı. İçten içe tahmin ediyordum nereden geldiğini. Ama soramıyordum. Laf arasında sordum ve cevabımı aldım. O karşımdayken uyuyamayacağımı biliyordum. Odasına geçtim onu küçük koltukta bıraktım. O uyuduktan sonra evden ayrıldım. Her zaman yapığım gibi yatağını toplamadım, kaçar gibi uzaklaştım. Evet kaçtım.

Sabah eve geldiğimde uyuyamıyordum. Biraz kafa bulandırdım. Bir mail attım, sonra bir mail daha ve bir tane daha...

Sanki cevap bekliyordum. Ama biliyordum o "Onunla" buluşmak üzere sabah erken kalkıp evden çıkacaktı. Bana cevap veremeyeceğini bile bile mail üstüne mail attım, yetmedi sms attım ve en son da özür diledim.

Sonra biraz daha kafa çekip dışarı çıktım. Zira evde boş boş durdukça kontolümü kaybediyordum. Saçmalıyordum. Zaman geçirmem gerekiyordu. Ne kadar, ne zamana kadar bilemiyorum. Ama zaman geçirmem gerekiyordu. Hazırlandım. ayakkabımı giyerken inkayı unuttuğumu farkettim. Mamasını verdim, verirken mama kavanozu elimden düştü döküldü, elimle tek tek topladım, zaman geçirecek her iş bana iyi geliyordu.

Kulağımda o müzik. Dışarı çıktım. Kadıköye gidip içmek istiyordum. Durakta beklemeye koyuldum. O sırada bisikletçi kıyafetleriyle bir hintli gelip "buralarda gezilecek yer var mı?" diye sordu, yok dedim ve kadıköye gideceğimi isterse geleceğini söyledim. Beraber kadıköye gittik. Bir barda oturup ona seni ve kendi aptallığımı anlatım. Kendimi tanımlayan kelimelerin önünde ne kadar çok "Stupid" kelimesini kullandım bilemezsin.

Uzun uzun konuştuktan sonra üşüye üşüye eve geldim. Maillerime cevap vermiş misin diye ümitsizce maillerime baktım. Veremeyeceğini, vermeyeceğini biliyordum. Herhangi bir cevap yoktu. Sanırım hala onunla berabersin. Mutlusun. Eğleniyorsun, benden görmediğin ilgiliyi ve paylaşımı görüyorsun. Ve beraber geçirdiğin her dakika benden uzaklaşıyorsun. Mutlusun, huzurlusun ve bunu hakediyorsun. Ben? mutsuzum, huzursuzum ve bunu hakediyorum.

Bugün akşamı böyle ettim. Sıra geceyi geçirmekte.









Pişmanlık duygumu yansıtan bir yazı daha.

Alkolün etkisi geçmekte

24 Ocak 2010 Pazar

Bir İki İnternet Sitesi

Gezinirken rastlayıp "Bookmark"ladığım bir iki internet sitesini yazayım kayıtlara geçsin:
  1. http://www.360tr.com/ - Panaromik Türkiye fotoğrafları bulabileceğiniz başarılı bir site,üstelik bazı mekanlar için sanal fotoğraf turları hazırlanmış, bazı yerlere gitmeden bilgi sahibi olmak için tavsiye edilir. Misal Ayasofyayı gezmek istiyor fakat fırsatınız yok, fırsat yaratana kadar şununla yetinebilirsiniz.
  2. http://skyscraperpage.com/ - İlginç bir site ne amaçla kim yapmış ne işe yarar bilemiyorum. Ama merak edenler için dünyanın birçok şehrindeki en yüksek binaların sıralaması var, binaların 2 boyutlu modeli bazılarınında 3 boyutlu modellerini görebiliyorsunuz. İstanbul için mesela şöyleymiş sıralama. Anasayfadan diagram olarak aratırsanızda binaları karşılaştırmalı olarak görebiliyorsunuz.
  3. http://www.behindthename.com/ - Bir ilginç site çalışması daha, dünya üzerindeki bir çok ismin ne anlama geldiğini üşenmemiş araştırıp veritabanı oluşturmuş arkadaşlar. Türkçe isimlerde dahil.
  4. Buradakileri de bir blogger arkadaş yayınlamış zamanında eski istanbul fotolarının renklendirilmiş halleri bulunuyor, güzel geldi bana tavsiyemdir.
Şimdilik bu kadar.

21 Ocak 2010 Perşembe

Dersten Kalmaca Okulu Bitirememece

Geçerim dediğim iki baba dersten yine kalmışım, bunlar tabi açıklananlar, açıklanmayanlarıda düşünürsek, of of of. Neyse hayırlı olsun. Sağlık olsun. Olmuyor ama! Ben dersten kaldıkça sağlığım eskisi gibi olmuyor, psikoloji dediğin şey en tehlikeli kısım bünyede, çöktüğü zaman aslan gibi vücut eriyor iki günde, bu sene neredeyse hiç hasta olmama durumum sınav stresi ile sona erdi, bu hızla kalmaya devam edersem istesem de bitiremeyeceğim okulu sanırım. Sağlığım el vermeyecek yani, yoksa oku yıllarca.

Ayrıca bunlar bir daha bana "bunlar hayatının en güzel yılları, en güzelini yapıyorsun, uzat okulu" diyen akranlarıma, kusura bakmasınlar kafa göz girişmek istiyorum. Arkadaşım sen niye bitirdin o zaman, hayatından memnun değilsen geçmişe özlem duyacağına hayatını değiştir, kime karşı sorumluluğun var, seni bağlayan ne.

Büyütmek istemiyorum ama aşamadığım tek problemim bu kaldı. Negativitemi aktardığım tüm varlıklardan blogspotun huzunda özür dilerim.

14 Ocak 2010 Perşembe

sesli düşünme part1

...
kediler köpekler, bazen duruyorum ve düşünüyorum diyorumki diye başlayan cümleyi tekrar tekrar yapıp gülmeme rağmen insanlar ciddi olduğumu düşündükleri sürece, düşündürdüğüm sürece, bir saniye bile olsun düşündürebilirsem eğer aslında gülmem için gerekli olanı sağlamış oluyorlar galiba. ama yinede bu demek değildirki oturup, kalkıp, durup dururken insanları böyle sınamaysa sınamalıyım, düşündürmek ise düşündürtmeliyim... anlamıyor bunu herhalde insanlar, siz yan yana durup kavga etmeden beni dinliyorsunuz ya ona hayret edemiyorum. hayır zaten aynı basamağın çocuklarısınız. ve yok insan merdiven dayamış duvara diye,ama belki mavi pembe mor saçlı mohikanlar uğursuzluk getiriyor olabilir diye düşünebilirsiniz ve en doğal hakkınız bu olabilirdi o kadar kimyasala rağmen....

burdan güzel bir alıntı ilen bitirmek istiyorum nakşibend'den

"ancak cahil kişi, elin bir bütün olarak hareket ettiğini değil, parmakların birbirinden farklı olduğunu görür."

bir de explosions in the sky - the birth and death of the day

asitadam

11 Ocak 2010 Pazartesi

Sınav Dönemi Olağan İsyanı


Eğitim sistemimizin azizliği işte, insanı sevmediği bölüme yönlendirmek. Öyle bir bölümde okuyorumki nice yiğitlerin gençliğini harcadı. İstemeden, toplum gazı ile bu bölüme gelen gençler, daha ilk seneden hayatlarının en büyük yanlışını yaptıklarını anladı, bazıları geri dönüp tekrar deneyecek kadar cesaret topladı bazıları toplayamadı, öyle veya böyle biter deyip devam etti. Bu gençlerden biride benidim. Ömrümü çürüttün lan okul.

Bitsin yükseği hayat okulunda yapıcam, çok okuyan değil çok gezen bilir hocam.
Son dönemde evimde misafir ettiğim Alexander Supertramplar ve filipinler yolcusu yerli Supertramp için gelsin, tez zamanda aranıza katılmak dileğiyle.

10 Ocak 2010 Pazar

Boyut Değil İşlev: Launchy

Açık kaynak kodun atom karıncası Launchy programından kısaca bahsedip geçicem zira kullanmak çok basit.Launchy, programını yükledikten sonra başlangıçta kendisini otomatik olarak çalıştırıyor ve arka planda bekliyor, taa ki siz "Alt+Space" tuş kombinasyonu ile onu çağırana kadar. Tuşlara bastığınızda aşağıdaki gibi bir ekran geliyor ve komut satırına harfleri girdikçe bilgisayarınızdaki programlar listeleniyor. Enter tuşuna bastığınızda en üstteki program açılıyor. Bilgisayar kullanırken hızınızı katlayacak bir program. Alıştıktan sonra bırakamayacağınız bir program, mevzu pratiklik ise launchy bunun için var. (Reklam kuşağını dinlediniz) :P

Programın Sitesi: http://www.launchy.net/

8 Ocak 2010 Cuma

Windows 95'e Hoşgeldiniz Yıllarının Olmazsa Olmazı

Bir nevi Back to the Future bu da. Hem Lazım olur! Elinizin altında bulunsun Windows 95, Windows 98 boot diskleri, eskiyi unutmadık efenim, adamlarda unutmamış site yapmış, saygımız var. Hem bu vesile ile eski aşkımız Floopy Disketleri de bir hatırlayalım.

7 Ocak 2010 Perşembe

Back to the Future: Mustafa Sandal

Dün otobüste beşiktaş sahil yolunda giderken geldi aklıma.
Onun arabası vardı güzel mi güzel, ama hiç şansı yoktu çünkü hatun kız kulesindeydi nasıl gidecekti oraya araba ile, diğer mustinin ise kanosu varıdı, şanslı çocuktu vesselam.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Mozilla Eklenti Tanıtımları Serisi: Vol.2

Bu seferki eklentimizi kuzenimin tavsiyesi üzerine bende yeni kullanmaya başladım, ismi bu da ne ki? İlk izlenimler gayet başarılı ve bir önceki mycroft mevzuunun tahtını sallayacak cinsten kendi surf tarzımda.

Kısaca şöyle çalışıyor, merak ettiğiniz kelimeyi seçili hale getiriyorsunuz ve sağ üzt köşede ufak beyaz bir baloncuk çıkıyor, tıkladığınızda şekildeki gibi yardımcı bir ekran çıkıp, kelimeyi çeşitli sitelerde arama yapıyor. Bu sitelerin ne olacağına siz karar verebiliyorsunuz. Varsayılan olarak resimde görülen siteler geliyor.

En güzel kısımlarından biride yapanın bir türk olması dolayısı ile türkçe siteleri desteklemesi. Tahmin tabi denemedim :)

Site şudur: http://appwared.com/budaneki/

5 Ocak 2010 Salı

Talih Kuşu Elime Sıçmıştı

Yılbaşı bilet filan derken, bir anımı yazayım kayıtlara geçsin, bu aralar anılarımı hatırlayamaz oldum eskisi gibi.

Seneyi bilmiyorum ama 80li yıllar olsa gerek, çok küçüktüm zira. Küçük şirin şehrimizin çarşısında babam ile dolaşırken elimde bir ıslaklık hissettim aniden, çok ilginç, elime baktığım anı çok net hatırlıyorum. Sanki biri çekirdek çiğneyip elime tükürmüş gibiydi, aynen böyle dedim babama sonra dediki kuş pislemiş, sonra gittik bilet aldık, işte buradan sonrası muamma, ben hatırlıyorumki bilet alıp biletle elimi sildik, ama mantiken çok saçma, yapmamışızdır herhalde. Küçük ihtimal attıysak ve çıktıysa çok büyük eşşeklik etmişiz. Büyük ihtimal atmayıp sakladıysak çıkmamış demekki. Her iki durumda da ortada para yok hala.

3 Ocak 2010 Pazar

Mozilla Eklenti Tanıtımları Serisi: Vol.1


2010'un ilk iletisi GNU lisansının gülyüzlü browserı Mozilla için olsun;

Gecenin bu vaktinde kısa bir posta ile eklenti sayılmasa da Mycroft sitesini tanıtacağım. Bu sitede mozillanın standart gelen sağ üst köşedeki Google arama motorunu istediğiniz ile değiştirebilmenizi sağlayan eklentiler bulunmakta. TR desteğide oldukça fazla, Ekşi Sözlük, Zargan, WikiTR vs... Ekşisözlüğü bol bol kullanan biri olarak kelimeyi direk seçip sağ tıklayıp ekşi'de aratabilmek oldukçe pratiklik kazandırıyor. Bunun çeşitlemeleri size kalmış.

Sitemizin adreside şöyle:

http://mycroft.mozdev.org/
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...