25 Kasım 2011 Cuma

Son Zamanlarda Okuduğum Beğendiğim Bloglar Serisi No:1

Böyle bir seriye başlayayım dedim, okuyup beğendiğim blogları yavaş yavaş listeleyeyim:

Daha önceden neredeyse tüm yazılarını okuduğum Yolda.org ve Çok Okuyan Çok Gezen bloglarını zaten biliyorsunuzdur, :) daha çok yeni keşfettiklerimi yazacağım.

1. Classic Vespa Lovers

Pek aktif bir blog değil ama şu yazıyı okumak çok keyifli
Herşey, birgün aramızda konuşurken ortaya atılan şu iddia ile başladı “ Bu motor ile ne kadar uzağa gidebilirsin? ”
Vespa İle Bir İtalya Macerası


2. Otostop

Tuncay adlı arkadaşımızın otostop ile Türkiye gezisini anlattığı, otostop ile gezmeye merakım ile bir çırpıda tüm yazılarını okuduğum blogu.
sabit hayat düzenine geçmeden önce(evlilik vs.) görmek istediğim yerler var dünyada. kuzey kutbu, afrika, çin, karayipler. buraları görmeden evlenmeyi düşünemiyorum. buraları görmeden önce de türkiyeyi görmek istiyorum tabiki. bu bir saygı, baştan başlama meselesi.

3. Gezgin Martı

Okumaya yeni başladığım, interrail anıları ile dolu bir başka gezi blogu

Çok beğendiğim bir dotoğraf bir gece yarısı yapılan planlar, gezi öncesi bu tarz planlar yapmanın heyecanı paha biçilemez

Okumalara devam, yeni bir şeyler geldikçe seri devam edecek :)

21 Kasım 2011 Pazartesi

Oryantiring (Orienteering) Nedir?

Bir kaç haftadır, çalıştığım part-time işlerde tanıştığım arkadaşlarım vasıtası ile İTÜ Oryantiring Kulübü ile pazar sabahları bu aktiviteyi icra ediyoruz ve inanılmaz keyif alıyoruz. Keyif aldığımız bu spor dalını kısaca tanıtayım ki başkaları da keyif alsın istedim. Öncelikle Orienteering nedir diye kısaca özetleyelim:

Bir ekip bir bölgeye (arazi veya şehir içi) çeşitli hederler gizliyor, ve kayıt masasını kuruyor, sonra siz gidip kayıt yaptırıyorsunuz size haritanız veriliyor ve çıkış zamanınız not alınıyor. Haritanın yanında bir de pusula kağıdınız oluyor. Sizde bu haritaya göre hedefleri istenilen sırada buluyorsunuz ve hedeflerde bulunan zımbalar ile pusulanızdaki ilgili bölmeye işaretleme yapıyorsunuz. Her zımbanın kağıtta bıraktığı işaret farklı olduğundan, kontrol sırasında doğru hedefe varıp varmadığınız da kontrol edilebiliyor. (Profesyonel yarışmalarda duyduğum kadarı ile olay biraz daha gelişmiş. Ama henüz bunlarla bir işimiz olmadığından onun anlatımını ileriye bırakıyorum) Ve son hedefe vardığınızda süreniz not alınıyor. Böylece bir sıralama oluşturuluyor.

Bu açıklama da İstanbul Oryantiring Grubu sitesinden alınma:

İngilizce'de orienteering olarak kullanılan bu deyim; harita ve pusula kullanarak, özel bir topografya haritasında işaretlenmiş bir dizi kontrol noktasını bulmak sporun adıdır. Kendi rotanızı yoldan veya araziden kendiniz belirlersiniz.Rotanızı tüm noktaları bulup varış hattına en kısa zamanda ulaşmanızı sağlayacak şekilde planlamalısınız. Her nokta veya kontrol haritada belirtilmiş bir şekildir, yol çatalı, dirsek, su kaynağı vb. Kontrol noktaları turuncu/beyaz bayraklarla işaretlenmişdir. Oryantiring genelde "düşünce sporu" olarak tanımlanabilir. Bunun sebebi ise harita okuma ve hızlı karar verebilme gibi meziyetlerin atletik özelliklere ilave edilmesi gerekliliğidir.
İstanbulda bu aktiviteye katılmak için yukarıdaki alıntıyı yaptığım grubun internet sitesinden kayıt olup pazar sabahları yapılan antremana çok cüzi miktarlar vererek katılabilirsiniz. Genelde antremanlar Belgrad ormanlarında gerçekleşmekte ve orada kısa bir anlatım yapılmakta. "Yeni Başlayan", "Kısa", " Orta" ve "Uzun" olmak üzere 4 kategoride parkurlar hazırlandığından neredeyse herkese hitap etmekte.

Benim açımdan en tatmin edici özeliklerinden bir tanesi pazar sabahları öğlene kadar uyumak yerine öğlene kadar süren bu aktiviteye katılarak, hem günümü değerlendiriyorum, hemde sabah sporumu yapmış oluyorum. :)

Hedefler neye benziyor:


Gizlenen Oryantiring Hedefi

Hedefi bulup zımba ile işaretleme

Haritalar neye benziyor:




Haritalar topografik olmakla beraber üzerlerinde bir çoğumuzun bilmediği bazı simgeler bulunuyor, bu simgelerin ve izohipslerin yardımı ile hedefi bulmaya çalışıyoruz. Yine İOG'nin sitesinden bu simgelerin bazıları açıklanmış buradan bakabilirsiniz.

Ayrıca şurada da örnek harita anlatımı var.

Pusulalar neye benziyor:

Finalde pişen sucuklar neye benziyor: :P


Evet onca kalori yakıp hemen geri alıyoruz ama aldığımız keyif yanımıza kar kalıyor...

Pazar sabahı antremanda görüşmek üzere. :)

19 Kasım 2011 Cumartesi

Fiyat Performans Serisi: Primus Termos Bardak

Bir bardağa bu kadar para verilir mi? Çok kahve içen biriyseniz ve performansını da düşünürseniz verilebiliyor.

Kullanan arkadaşlarımdan ve mağazada çalıştığım dönemde kullanan müşterilerden aldığım pozitif yorumlardan (tabi bir de hergün okulda kıytırık nescafe kahvesine verdiğim 1.25 TL den) sonra gittim bende bir tane aldım. Bir kaç gündür kullanmaktayım ve inanılmaz memnunum. Bu termos bardağı diğerlerinden ayıran ve fiyat farkını yaratan özelliği sızdırmaz olması, ter çevrilsede yan dursada sızdırmıyor. Açıklamasında yan taşımaya musait değildir diye bir ibare bulunuyor ancak bunu galiba ne olur ne olmaz biz riski üzerimizden atalım diye yazmışlar zira, termosu açmak için üzerinde bir çıtçıt düğmesi var, yanlışlıkla çantanızdaki herhangi bir cisim buna basıp açabilir.

Ben çantamın içindeki bir bölmeye dik bir şekilde yerleştirerek taşıyorum, Laptop veya telefonu riske atmaya değmez.

Sıcak tutma performansına gelirsek termos kısmı oldukça başarılı, en fazla ısıyı doğal olarak yalıtımı en zayıf olan kapaktan kaybediyor, bilimsel veriler olmamak kaydıyla soğuk sayılabilecek bir günde 0.4 ml kahve 4 saat kadar içilebilecek derecede sıcak kalabiliyor.

Okula, işe giderken evden çıkmadan hazırlanacak bir filtre kahve ile yakın zamanda verdiğim 45 TLyi çıkaracağıma inanıyorum. :) (40TL/(1,25TL*3)=~11+Filtre kahve fiyatı+Elektrik masrafı=~25 Günde masrafı çıkacak gibi)

Bardağın gözüme çarpan tek eksisi, üst kısmının (kapağa denk gelen kısmında) boyasının çok küçükte zamanla olsa soyulması.

18 Kasım 2011 Cuma

Mısırgevreklerime Kustum

Couch Surfing'ten misafirimiz olan Silvain (Silva'nın) gösterdiği şu vidyoyu izledikten sonra bunu ben Türkçeleştireyim, güzelmiş dedim ve bugün sınav çalışmak yerine bunu yaptım. (Nice'nin de yardımıyla) Çeviride hatalar olabilir veya ingilizce metinden çeviri olduğundan orjinal dil olan fransızca ile arada anlam kaybı olabilir. Düzeltilmesi gereken bir yer olduğunu düşünürseniz, iletirseniz sevinirim.

16 Kasım 2011 Çarşamba

Bayramda Geyikbayırı

Önceki yılların aksine bu bayramı dağda değil geçen yılki gibi geyikbayırında geçirdim. Geyik bayırı önceki yazımda da belirttiğim gibi Türkiyenin en büyük, dünyanında en büyüklerinden biri olan bir tırmanış bahçesi, adını geyikbayırı köyünden almakta. Köye varmadan 5-6 km önce sağ ve solda bulunan kaya duvarlarına açılmış yüzlerce rotadan oluşmakta. Ve diğer bölgelerin aksine bu bölge tırmanış odaklı kamp alanlarının bol olduğu bir yer, Sıcak Duş, WC, Mutfak, Yemek Servisi vs gibi hizmetler oldukça başarılı. Bu sayede kafanızı sadece tırmanışa verebiliyor, yabancı, yerli diğer tırmanışçılarla tanışabiliyorsunuz.

Biz de öyle yaptık, kulüpten arkadaşlarım ve müstakbel hanımım ile geyik bayırı rotalarını aşındırdık.

İş sebebiyle cumartesi başlayan yolculuğumuz, Pamukkale Turizm'in muhteşem otobüsü ile oldukça rahat geçti. Antalyaya bayramın ilk günü vardık, yiyecek birşeyler ve market bulma ümidiyle merkeze gitmemiz tam bir fiyaskoydu, zira bayramın ilk günü heryerin kapalı olduğunu tamamen unutmuşuz. Halbuki otogardan geyikbayırı köyüne direk otobüs varmış. Bu bize merkezde aç aç gezmek ve daha sonrasında simit ve gözleme eşliğinde kahvaltı olarak geri döndü. Ha birde köye ulaşmak için 3 minibüs değiştirmek. Sonuç olarak geyikbayırı köyünün bir altındaki akdamlar köyüne kadar minibüsle geldikten sonra buradan minibüste tanıştığımız barış ile yürüyüşe ve otostopa başladık, kısa bir süre içinde kasasında keçi taşıyan bir abimiz bizi neredeyse kamping girişine kadar götürdü. (Çantaları keçilerin yanına koyalım biz araca binelim önerimize abinin cevabı çantayı kemirirler siz geçin çantalar kalsın şeklinde oldu :) )

Kampta programımız sabah 7-7.30 gibi uyanmak, 9.9.30'a kadar topluca bir kahvaltı ve ardından hava kararana kadar tırmanmak şeklindeydi. Kaldığımız kamping (josito) bölgenin en popüler kampingi olduğundan biraz kalabalık olsa da bu kalabalık akşamları ortamı güzelleştiriyordu, elimizde biramız ve arkadaşlarla sohbet gözler kapanana kadar devam ediyordu.

Uzun süredir kaya tırmanışı yapmamış olmamdan ve partnerimin tecrübe kazanması bakımından genelde nispeten kolay rotaları tercih etsek de (genişler ümidiyle alınmış fazlaca küçük tırmanış ayakkabısına rağmen) oldukçe tatmin olduk.

Dönüş ise nispeten kolay oldu, önce kavşaktan çekilen bir otostop ve ilk arabanın bizi alması, ardından akdamlarda gözleme-çay keyfi ve otogar. Kısa bir otobüs bekleyişinin ardından doğruca istanbul-üsküdar ve ev.

Kısa ve "damak çatlatan" cinsten bir tatilden sonra tekrar evde ve okul stresinde olmak. Ve bu yazının ardından sınav çalışmak zorunda olmak.

Bu arada Josito'da güncel fiyatlar şu şekildeydi:

Kamp (Çadır götürüyorsunuz) - 5 TL/Gün
Piknik Tüpü Kiralama - 1.5 TL/Gün
Efes Tombul Şişe - 4.5 TL
Ekmek - 50 Kr (İstanbulda 1TL !yuh! )
Akşam Yemekleri (yemeğe göre değişse de) - 10-12.5 TL

(İstanbuldan Ucuz)

Yeni aldığım android telefonumla bir kaç fotoğraf çekmiştik şöyle yayınlayalım:

Bir arkadaş için poz verirken

İpe Oturmuş Ben

Ağaçların arasındaki gizli tırmanıcı

Dönüş Yolunda Geyiksivrisi

14 Kasım 2011 Pazartesi

Peck Kimdir Diyorduk Ya

Aladağlar bölgesine az çok aşina insanlar bilir ki Hodgkin-Peck rotası tırmanması en zevkli kulvar rotalarından biridir. Kısaca Peck kulvarı diye bahsedilir. Geçen yaz arkadaşlarımla rotayı tırmanırken kim bu Peck diye konuşup durmuştuk. Bir boş vaktimde araştırıp baktım kimmiş bu Peck. Alltaki çeviriyi yapmaya çalıştım. Kayıtlara geçsin bilgi bilgidir diye buraya da ekleyeyim.


Rota (Kaynak: www.tuncfindik.com)
Sir Edward Peck

Edward Heywood Peck, 5 Ekim 1915’te Hove,Sussex’te Lt-Col Edward Peck’in oğlu olarak dünyaya gelir. Aile 1924-29 yıllarını Edward’ın dağcılığı ve kayak sporunu öğrendiği İsviçre’de geçirir. 8 Yaşında 3000 metrelik bir zirve tırmanışı sırasında tesadüfen 1920li yılların başında 2 kez İngiliz Himalaya Ekspedisyonu liderliği yapmış olan General Charles Bruce ile bile tanışır.
Huzursuz geçen öğretim yıllarından sonra Oxford’ta bulunan The Queens College’de Modern Diller üzerine eğitim almaya başlayan Edward, tatillerde ise tüm Avrupa’yı dolaşmayı hedefler. Mezuniyetinden sonra Avusturya, Almanya ve Fransa’yı kapsayan geniş bir tura çıkar. Bu sırada Alplerde bolca tırmanma fırsatı bulur.
Hitlerin 1938 yılında Avusturya’yı işgaline Viyana’da yakalanır. Bu sırada “Konsolosluk Hizmetleri Birimine” kabul edilir. Ve Sivil savaşın sonlarını yaşayan İspanya, Barcelona’ya gönderilir. Sivil savaş yüzünden İspanya dağlarına tırmanmak yasak olduğundan tırmanışlarına ara verir. Daha sonra Sofya ve 1940 yılında Ankara’da göreve başlar. İngiltere bu savaş sırasında Türkiye’nin müttefik devletlere katılmasını ya da en azından tarafsız kalmasını istediğinden Edward Peck de bu yönde çalışmalar yapar. Bu konu ile ilgili kendi ağzından şöyle bir anısı vardır;
“1943 Yılında Ankarada görev yapıyordum, Robin’de (Hodgkin)o sırada Hartum’daydı (Sudan) Sudan’da Jebel Kassalaya tırmanmış ancak çokfazla tırmanış fırsatı bulamıyordu. Sonraları “Ekspedisyon” diyebileceğimiz Aladağlarbölgesinde yapacağım tırmanış için bana katıldı. Önceki yıl keşfettiğim bölgeninen yüksek zirvesi olan Demirkazık’ın batı yüzünde kalan uzun kulvarıtırmanacaktık. Çoğunlukla Robin’inliderliğinde kulvar rotasından zirveye ulaşmıştık. Ve bunun ilk çıkış olmasınıumuyorduk. Ve maalesef orada 1938 yılından kalma Alman ekspedisyonuna ait üzerindegamalı haç bulunan flama bulduk. Ve bunu Nazilerin Türkiye dağları üzerindeplanları olduğuna dair bir delil olarak getirdik. Flama şu an “Aline Club”arşivinde bulunmaktadır. Ve güncel Aladağlar rehberinde rota Hodgkin-Peckkulvarı olarak geçmektedir.”
Edward Peck daha sonra bir başka sivil savaşın içineSelanike, ardından da Hindistan ve Kenya’ya atanır. Son görevi Brüksel’de NATOiçinde İngiltere’nin kalıcı temsilciliği olur. Emekli olduğunda Tomintoul, İskoçya’ya yerleşir veCairngorms Milli parkının korunması yönünde aktif olarak çalışmalar yapar.

2009 yılında 93 yaşında hayatını kaybeden Sir Edward Peck,geride bıraktığı bir çok şeyin arasında bize de Aladağlarda keyifli bir kulvar rotasıbırakır.

Edward Peck

Kaynaklar:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...