19 Ağustos 2011 Cuma

Ağrı Dağında Rehber Olmak No.1

"Acaba yapabilir miyim?" derken bir de baktım ki, iki ayrı turu tamamlayıp Doğubayazıtın 4. yıldızı elinden alınmış en lüks otelinden bu yazıyı yazıyorum.

O gün rock'n coke sahnesinin sökümünü tamamlamış, ofise dönmüştük, yolda gelen telefon ile ofiste işimi hızlıca bitirip, iş arkadaşıma motorunda artçı olmuş, kadıköydeki tur firmasının ofisine geçmiştim.

Amaç işin ne olduğunu konuşmak, nasıl yapıldığını öğrenmekken bir de baktımki, iş üzerime kalmış. Bu kadar kısa sürede işi almanın şaşkınlığı ile hızlı bir hazırlık safhasının ardından, Erzincan (Keşiş Dağı), Bitlis (Süphan Dağı), Ağrı (Ağrı Dağı) olmak üzere rotam elime tutuşturulmuştu.

Öğlen 12'de THY ile yapılan rahat bir yolculuk ve Kayserideyim, Erciyes tırmanışını tamamlayan tur grubunu teslim alacağım. Verilen öğütler doğrultusunda grubu beklerken yemek yiyebileceğimiz bir yerler bakıyorum, fiyat alıyorum vs vs derken telefon geldi ve grup ile buluştum. İlk tanışmanın ardından bir önceki rehberi otogara bırakıp yemek faslına geçmiştik bile.

Şimdi o anı düşününce farkediyorum, kayseriye inerken üzerimde acayip bir şaşkınlık ve şapşallık vardı, bir günde kafanın içindekiler değişiyor, sorunlar, sorumluluklar değişiyor. Anında hiç tanımadığım insanlar hayatıma giriyor ve tur bitince de belkide tamamen hayatımdan çıkıyor. Değişik bir iş tecrübesi. Zira normal kültürel turlardan farklı bir iş bu dağ rehberliği, müşterilenle tırmanıyorsun, seyahat ediyorsun 3 öğün beraber yemek yiyorsun.

Turumda en genci 30, en yaşlısı 75 olmak üzere 5 İngiliz, 4 Amerikalı vardı. Amaçları bana saçma gelse de bu turda bu amaç uğruna çalışacaktık. Kısa bir ara verip amacı açıklamaya çalışalım;

Prominent Peaks diye bir listemiz var ve bu listede 1524 tane zirve var. Amaç bu listedekilerin mümkün olduğunca çoğunu yapmak.

Peki bu liste neye göre oluşturuluyor?

Olay sadece yükseklik değil, zira avrupanın meşhur dağları Eiger ve Matterhorn bu listeye giremiyor. Zirve yüksekliği, bulunduğu dağa bağlanan en yüksek sırttan en az 1500 m. yükseklikte olmalı. Resim ile açıklarsak burada Mauna Kea dağı c-b > 1500m olduğundan bir prominent ama Mauna Loa değil zira a-b=p mesafesi 1500m den az. Türkiyede bu listeye göre 23 adet prominent zirve bulunmakta.
İşte bu amaç doğrultusunda sıra ile zirvelerimizi yapmaya başladık.

Önce Erzincan sınırları içerisinde bulunan Keşiş dağına orada tanştığım firma tarafından ayarlanan rehber dostum ile beraber muazzam bir manzara eşliğinde tırmanışımızı gerçekleştirdik. Dağ keçilerini de selamladık.

Keşiş Zirvesi Yolunda Göller

Oradan da doğruca Süphan dağı yakınlarında bulunan Adilcevaz'a; Süphan doğa sporlarına ait Süphan DOSD otele.

Burayada bir parantez açalım ve bu otelden bashedelim. Adilcevaz'ın girişinde bulunan otogarın misafirhanesi atıl durumda uzun süre bekleyince Süphan Doğa Sporları Derneği (Süphan DOSD) kolları sıvamış ve burasının işletmesini alıp şirin bir otele dönüştürmüş. Yolumuz bu tarafa düştüğünde adresimiz artık burası. Fotoğraflar için buradan.

Otele yerleştikten sonra akşam yemeği ve ertesi günün programı hakkında verilen demeçten sonra, katılımcıları odalarına yollayıp, ertesi günün kumanyalarını hazırlamak üzere markete geçtik. (Ben, yerel rehberimiz ve şoförümüz.)

Mütevazi kumanyalarımız da hazır olunca artık nihayet yatabiliriz. Saat 23:00 olmuş. Gece 02:30 kahvaltı 03:00 otelden ayrılış şeklinde olan programa göre kısa bir uyku çektikten sonra, oteldeki dotlarımızla vedalaşıp yola çıktık.

Süphan Dağı Yolundan "Van Denizi" Kıyıları

Saat 04:00 e yaklaşırken aydınlar köyüne ulaştık, köye girmeden sola ayrılan belli belirsiz yoldan araziye girip yaklaşık 10-15 dakika ilerledik ve yürüyeşe başladık. Günün ağarması ile muazzam manzara eşliğinde yavaşça yükselip sonunda zirveye vardık. Derken grubun en yüksek nokta takıntısı sebebi ile etraftaki zirveden yüksek olabilme ihtimali olan diğer 3 zirveye de tırmanıp ölçüm cihazları ile asıl zirvenin gerçekten en yüksek nokta olduğunu teyit edip :) aşağı indik. Bir karpuz molasından sonra son ve en büyük hedef Ağrı Dağı tırmanışını yapmak üzere doğubeyazıta geçtik.

Odaklayamayan makina ve Ağrı

Bundan sonra uzun uzun yazmak ve bunu daha sonra okumak sıkıcı geldi o yüzden bir hayli kısa keseceğim.

Turdan öne çıkanlar şöyleydi,

- Turda rehberlik yaparken en çok zorlandığım anlardan biri ekstraları istemek oldu, samimiyet gösterdiğin birinden para istemek kadar zor bir şey yok. Ancak tur sırasında bazı ekstralar vardı, teknik malzeme kirası gibi.
- Bir diğer sıkıntı turdakilerin aynı performansta olmaması. Biri hızlı diğeri yavaş, bilenler bilir hızlı giden bir insanı yavaşlatmak, alıştığı temponun altında yürütmek ona zarar verir. Çabuk yorar bu yüzden önden gitmesine izin veriyordum ancak bu seferde kontrolüm altında olmuyordu, daha sonra bu sorunu iki rehber, biri hızlı biri yavaş şeklinde çözdük.
- Ağrı dağı kışın çok zor olmasına rağmen yaz mevsiminde ortalama bir performans ile bir çok insanın tırmanabileceği bir dağ. Turistik tırmanışlarda malzeme taşıma gibi bir dert olmadığından oldukça rahat oluyor. Malzemeleri 3200 ve 4200 kamplarına atlar taşıyor. Bir de mutfak çadırı ve nefis yemekler olunca "tarafımdan alışılmış" dağcılıkla uzaktan yakından alakası olmuyor. Açıkçası benim en rahat tırmanışlarımdan biriydi. Tembel alışmaktan korkuyorum :)

3200 Kampında Mutfak

4200 Kampında Mutfak ve Atlar

- Rehber olunca yemeklerinde ingilizce açıklamasını bilmek gerekiyormuş.
- Yine rehberliğin getirdiği bir şey herkesten önce kalkıp herkesten sonra yatmakmış. Ama herkesten dinç olmakmış.
- Hayatımda gördüğüm en büyük patlamayı 4200 kampından gördüm, iran tarafında doğalgaz boru hattında devasa bir patlama meydana geldi.

Patlamadan bir kaç dk sonra

- Zirveden Ermenistan'ı ve nükleer santralini gördüm.

Ermenistandaki Nükleer Santral (Foto: Webden alıntı)

- Zirvede tasvip etmediğim ama başarılı bir reklam gördüm. Pil firması maketini yerleştirmiş izinli mi değil mi bilmiyorum. Şöyle bir hikayesi varmış.

Zirve ve Pil

- Dağın etekleri ve zirve çöplüğe dönmüş.
- Van'da Van gölüne deniz diyorlarmış ve Van'da tütün çok ucuzmuş.
- İshakpaşa sarayının duvar yazıları geçen sene italyadaki gibi yine dumura uğrattı.

2.6.1932 yılından

Sonuç, acemilikle geçen idare edilen bir turdan insanları memnun uğurlamak, nezaketen değilde içten teşekkürlerini almak güzel birşeymiş. Sevdim ben bu işi.

Dipnot: Dağda müşteri olmaktansa rehber olmayı tercih ederim. Fazla rahat batabilir bana. Bir de yazıya doğubeyazıtta başlayıp istanbuldaki evimde bitirmek.

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Sokak


Sokak hemzemin oluşundan dolayı tamam mı, insanı birleştirir tamam mı... hangi sınıfsal temelden olursan ol bütün insanları aynı hizaya getirebilir böyle bir özelliği vardır sokağın...

Ama diğer taraf-tan da sokak... çok... aslında çok ağır bir yozlaşmadır yani tamam mı...

Buna karşı koymak... Sokağın belleğinden bahsedemeyiz yani taşın belleğinden, Erkin Koray işte ankara sokaklarından falan bahsederken tamam mı, kaldırımlardan falan filan bahsederken bu bi... Çok romantik bir şey yani tamam mı, bunu yaşayan adam tamam mı... bilir yani tamam mı bunu. Taşın abi... Taş taştır yani tamam mı... Oraya kafayı koyduğun zaman anlarsın taşın taşlığının ne demek olduğunu.



belgeselinden. (00:53:49 - 00:54:30)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...